Yeni (Arilalkil)Pirazol Türevi Oksim Eterlerin Sentezleri, Antikonvülsan Ve Antimikrobiyal Aktiviteleri
Hazırlaytanlar:Zeynep Özdemir, Doç.dr. Arzu Karakurt, Prof.dr. Ünsal Çalış, Yrd.doç.dr. Selami Günal, Z. Sibel Şahin, Prof.dr. Şamil Işık, Prof.dr. Sevim Dalkara
Proje Özeti
Epilepsi, düzensiz elektriksel deşarjların neden olduğu, tekrarlayan nöbetlerle karakterize ve dünya nüfusunun yaklaşık 5’inde görülen, hastaların hayatları boyunca devam eden nörolojik bir bozukluktur. Son zamanlarda yapılan epidemiyolojik çalışmalar aktif epilepsinin görülme sıklığının, dünya nüfusunun yaklaşık 1’i olduğunu göstermektedir. Epilepsili hastaların 70-80’inde nöbetler önemli ölçüde kontrol altına alınmış; uygun ilaçlar kullanılarak hastaların 60’ında tam kontrol sağlanmıştır. Bununla birlikte bu ilaçların sedasyon, ataksi, gastrointestinal bozukluklar, hepatoksisite, megaloblastik anemi gibi hayati tehlike oluşturabilecek önemli yan etkileri bulunmaktadır. Bu nedenlerle daha etkili ve güvenli antiepileptik ilaçların bulunması için araştırmaların devam etmesi gereklidir. Antiepileptik ilaçların son yıllarda migren, nöropatik ağrılar, gibi yeni endikasyonlarının bulunması bu ilaçların önemini daha da artırmıştır. Hidantoin, barbitürat, benzodiazepin, imid, oksazolidindion, sülfonamid ve valproat gibi pek çok farklı kimyasal yapıya sahip antiepileptik ilaç bulunmaktadırlar. Antikonvülsan etkiye sahip bileşiklerin yapısal olarak farklı bir sınıfı ise imidazol, pirazol ve triazol analogları içeren (Arilalkil)azollerdir. Walker ve diğerleri tarafından sentezi yapılan nafimidon, (Arilalkil)azol yapısında antikonvülsan bileşiklerin öncülerindendir. Bu grup bileşiklerde yapılan yapı-aktivite çalışmaları, lipofilisiteyi artıran aril grubunun aktivite açısından gerekli olduğunu, imidazol halkası taşıyanların en aktif bileşiklerin başında geldiğini göstermiştir. Aril grubu ile azol halkası arasında bulunan alkil zinciri üzerinde fonksiyonel grup olarak keton, sekondertersiyer alkol, eter, ester, etilen oksit, amid, oksim eter ve oksim ester grupları kullanılmış ve bu bileşiklerin antikonvülsan etkilerinin yüksek olduğu literatürde kayıtlıdır